O eski öğretmenler...

Vefa Lisesi’nde unutulmaz iki cebir-geometri hocamız vardı.

Biri İstanbul Teknik Üniversitesi’ne çok öğrenci vermekle ünlü “Salla” Lakaplı İhsan Irk, diğeri ise Emin Erdem Bey.

Sonsuz bir zamana ve renge benzeyen aynı takım elbiseyi aylar boyunca giymeleriyle, kravatlarını, kolalı gömlek yakalarının verdiği her türlü sıkıntıya inat, boğulurcasına sıkmalarıyla, uzaktan hemen fark edilebilen öğretmenlerdi.

Sıraların ve kara tahtanın üzerine, öğretmen masasına, damla damla akan has öğretmen teriyle tanıdık biz onları.

Sadece o ikisi mi? Kuşkusuz hayır. Öğretmenlerimizin hepsi, Cumhuriyetin aydınlanma meşalesini taşıyorlardı öpülesi ellerinde. Bilginin, kültürün, öğrencilerini hayata hazırlamanın, gelmiş geçmiş uygarlıkların derin ve sihirli gücünü hissederdik o eski öğretmenlerde...

O nedenle onlara çok güvenirdik, anlattıkları her şeyin mutlaka hafızalarımıza yerleşmesi gereken doğrular olduğuna inanırdık.

★★★

O eski öğretmenler sadece bilgiyi, bilimi, kültürü aktarmakla yetinmezler, o bilginin nerede, nasıl kullanılacağını da öğretirlerdi. Böylece derslerin, yani öğrenmenin karmaşıklığının da üstesinden gelirler, bilgiyi öğrenmekten çok kazanıma dönüştürürlerdi. Hayatın karanlık labirentlerine ışık tutan ve öğrencilere gelecekten korkmama özgüvenini aşılayan bilgelerdi onlar. Bu çabalarıyla bilgiyi aktaran iyi bir öğretmen olmanın yanı sıra, bilginin kalıcı olmasını, hayata yansımasını sağlayan, saygı duyulan ve sevilen birer dost da olurlardı. 

★★★

O öğretmenlerin bir başka özellikleri de yapılan güzel şeyleri görmeleri; yetenekli olanları takdir etmeleriydi. Sevgiyle, bilgiyle öyle bir otorite kurarlardı ki; biz yaramazlar bile “otur” dediğinde oturur, ödev verdiklerinde büyük bir sorumlulukla yapar, karşılarında mahcup duruma düşmek istemezdik. Çünkü onlar ele avuca sığmayan bizleri, kalplerimizden fethederek öğretirlerdi.

O berrak bakışlı öğretmenler, aradan uzun yıllar geçmiş bile olsa pazarda, sokakta gördükleri eski öğrencilerini hemen anımsarlar, onların yüksek öğrenimde ya da hayat yolunda başarılı olduklarını duydukça, yetkinliklerinin gücünü öğrendikçe, tevazuyu elden bırakmadan sevinir, piyangodan büyük ikramiye kazanmışçasına mutlu olurlardı. 

★★★

Hiç unutmuyorum. Hürriyet gazetesinin Cağaloğlu’ndaki binasında çalışırken, bir gün, dördüncü kattaki odamın kapısı açıldı ve içeriye Vefa Lisesi’nden sözünü ettiğim “Salla” İhsan Irk Hocam girdi. Mevsim kıştı. Buna rağmen kucağındaki kocaman kutuyu taşırken terlemişti. Hemen kalktım, elini öpüp buyur ettim. “Hocam beni niçin aşağıya çağırmadınız, kutuyu ben taşırdım” dedim. Meğer kutu dolusu imzalı kitaplarını getirmiş, onlarca kitap... Bana sürpriz olsun diye de haber vermemiş...

★★★

24 Kasım Öğretmenler Günü.

Pazartesileri yazmadığım için bugünden üzerimizde emeği olan eski öğretmenlerimizi anmak istedim.

Günümüzde ise öğretmen dediğimizde aklımıza hemen atanamayan öğretmenler ve yaşadıkları sıkıntılar, onlara verilip de tutulmayan sözler geliyor.

Her türlü güçlüğe karşın kendilerini öğrencilerine adayan tüm öğretmenlerimizin “Öğretmenler Günü”nü şimdiden kutluyor, başta Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ebediyete intikal eden öğretmenlerimizi de saygı, özlem ve rahmetle anıyorum.