İmamoğlu suç örgütü iddianamesi...

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu suç örgütü lideri olarak kabul eden iddianameyi okudukça, daha başlangıçta zihnime oturan şu soru büyüdükçe büyüdü:

“Eğer İmamoğlu’nun popülaritesi bu derece yüksek olmasa ve Cumhurbaşkanı adaylığını erkenden ilan etmese, bu iddianame kaleme alınır mıydı? Kendisi ve onunla birlikte tutuklananlar şu anda cezaevinde olurlar mıydı?”

Soruya dürüstçe cevap verdim.

“Büyük ihtimalle ne iddianame hazırlanırdı ve ne kendisi ne de diğer tutuklular cezaevinde bulunurlardı!”

Bu tespiti daha başlangıçta “ben siyasi bir metinim” diye bağıran ve toplum üzerindeki etkisiyle AKP’yi yeniden birinci parti yapma niyetini taşıdığı izlenimini veren iddianameyi okuyarak yaptım.

Ayrıca İmamoğlu’na benzer şekilde bazı AKP’li belediye başkanları mercek altına alınmış ya da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Ak Parti dönemi incelenmiş olsa, bundan daha fazla sayfa içeren destansı “suç örgütü” metinlerinin çıkabileceğini de ihtimal dahilinde gördüm.

★★★

Hukukçu olmadığım için oku oku bitmeyen metni o gözle yorumlamayı konunun uzmanlarına bırakarak, Deniz Zeyrek’in yapay zekaya yaptırdığı analizi paylaşmanın daha doğru olacağını düşündüm.

Sevgili Deniz, “Eylem 13’ten CHP’ye kapatma çıkar mı?” adlı yazısında, iddianamenin “en çok dikkati çeken içeriğinin kişisel verilerin yurt dışına aktarılması” suçlamasına ayrılan “Eylem 13 bölümü olduğunu” söylüyor.

Ve bu konuda başvurduğu yapay zekanın kendisine şu yorumu yaptığını aktarıyor:

- Delil seviyesi “kuvvetli şüphe” eşiğini aşmamaktadır.

- Olay, güvenlik ve idari denetim zafiyeti olarak nitelendirilebilir; ancak örgüt faaliyeti kapsamında kasıtlı veri sızdırma şeklinde yorumlanması aşırı genellemedir.
- Bu eylem hukuken idari ihmal veya mevzuat uyumsuzluğu kategorisindedir; cezai kast unsuru henüz somutlaşmamıştır. Fiilî aktarım ispatlanırsa, KVKK madde 9 uyumsuzluğu ve madde 8 çerçevesinde açık rıza/istisna yokluğu ciddi ihlal doğurur; ispatlanamazsa, yine de veri güvenliği ve iç paylaşım süreçleri açısından idari yönden (aydınlatma, minimizasyon, erişim yetkileri) kusur tartışması gündeme gelebilir.

★★★

Mehmet Tezkan da soruyor:

“İmamoğlu 2015 yılında suç örgütünü kurarken, 2019 yılında dönemin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday gösterileceğini biliyor muydu? Eski Başbakan ve eski TBMM Başkanı Binali Yıldırım ile belediye başkanlığı yarışına girdiğinde, kazanacağını kaç kişi tahmin ediyordu?

İmamoğlu yönetiminde İstanbul fetret devrini yaşadıysa 2024 yılının 31 Mart günü seçmenin yüzde 51’i neden ona oy verdi? Günümüzün Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’u nasıl yendi?

Kılıçdaroğlu, 2023 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimini kazansaydı İmamoğlu cumhurbaşkanlığına niyet edebilir miydi?”

★★★

İddianame siyasi olarak yorumlanırsa, siyasi sorular da kaçınılmaz oluyor.