Sırt çantasıyla gittiği ABD’de nasıl 13,5 milyar dolarlık servetin sahibi oldu?

Chobani firmasının sahibi Hamdi Ulukaya’nın net şahsi serveti 13,5 milyar doları buldu. Böylece Ulukaya, Forbes’in Gerçek Zamanlı Milyarderler Listesi güncellemesinde, dünyanın en zenginleri sıralamasında 1.868’ncilikten 202’nciliğe ve en zengin Türk unvanına ulaştı.

Ulukaya başarıyı nasıl sağladığını anlatırken şunları söyledi:

“Biz Elazığ’daki Şavak aşiretindeniz. Dedem de, babam da bu aşiretin manevi liderleriydi. Ben Munzur Dağları eteğinde, Fırat Nehri kenarındaki küçük bir kasabada doğdum. Babam mandıracılık yapardı. Dedemden ilk öğrendiğim şey; verilen bir sözün mutlaka tutulması ve bir insanın her şeyden önce güvenilen biri olması gerektiği oldu.

★★★

Amerika’ya gitmemdeki neden dil öğrenme isteğimdi. Öylesine, bir gidip bakayım dedim ve Long Island’a gittim. İlk başlarda her giden gibi çok bocaladım, çünkü yapayalnızdım. Sadece küçük bir sırt çantam vardı. Başarılı olmak için hiçbir şeyim olmadığını düşünüyordum ama meğer ailemden edindiğim bilgiler ve deneyimlerle doluymuşum. Yani başarı yolunda her şeye sahipmişim.

★★★

Babam beni ziyarete geldiğinde “Burada hiç güzel peynir yok, bizimkileri getirip satsana” dedi. Hemen iki konteyner getirip toptancılara verdik. İyi gitti ve para kazandık. Ardından da ilk fabrikamızı kurduk. İki yıl bocaladık ama sonra işi oturttuk.

★★★

Chobani’nin de kurulma hikayesi de çok enteresandır. Bir gün masamı toplarken elime bir kağıt ilişti. Üzerinde “Makineleriyle Satılık Yoğurt Fabrikası” yazıyordu. Önce çöpe attım ama yarım saat sonra çöpü karıştırarak onu buldum. Çünkü karşıma bir fırsat çıkmıştı. Buna benzer durumlar birçok insanın başına geliyor ama ben değerlendirdim. Yani çöp kutusunda o kağıdı bulduğum an, hayatımın dönüm noktasıdır.

★★★

Ayrıca fabrikada çalışan 55 kişi kararımda etkili oldu. Zira o insanlar bir ay sonra kapanacak bir fabrikada çalışıyordu. Gittiğimde işin tıkır tıkır sürdüğünü gördüm. Hiçbirinde isyan ve moral bozukluğu yoktu. Sadece daha çok üretmeyi düşünüyorlardı. Bu beni çok etkiledi. Ve dedim ki; ‘Bu insanlar kapanacak bir fabrikada böyle çalışıyorlarsa yeni bir yatırımda neler yapmazlar ki?’ Beni yanıltmadılar ve 4 yılda Amerika’nın en çok süt alan fabrikası olduk.

★★★

Yunanlılar oradaki pazarı oluşturmuşlar. İnsanlar Yunan yoğurdu diye bir şeyle tanışmışken aynı ürünü başka bir isimle lanse etmek iş anlamında hata olurdu. Bazı Türk arkadaşlarımın yanı sıra Yunanlıların da tepkileri oldu. ‘Bir Türk geldi ve bizi geçti’ diye epey üzüldüler.

★★★

Bizim kültürümüzde paylaşmak var. Para bir yere kadar, sonra insan manevi bir başarı arıyor. Kârımızın yüzde 10’u, kurduğum vakfa gidiyor. Fabrikamızın bulunduğu kasabaya ülkenin en büyük beyzbol sahasını kurduk. Türkiye’de de kütüphaneler kuruyoruz. Çocukluğumdan beri taraftarı olduğum Fenerbahçe’nin sponsorluğunu üstlendim. Ayrıca kız çocukları için her yıl bir milyon dolar harcayacağımız bir projemiz var.

Bugüne kadar birçok başarı ödülü aldım. Ama beni en mutlu eden ödül, Türk-Amerikan İş Forumu tarafından ‘Yılın Girişimcisi’ seçilmek oldu. Çünkü kendi milletimin bana verdiği bir ödüldü.”

★★★

Hamdi Ulukaya ile hayatımda karşılaşmadım. Ama “Hayatınızı Geliştirecek Kitaplar-Cesaret Veren Başarı Öyküleri”nden derlediğim bu bilgileri, gençlerin ufkunu açacağını düşünerek paylaşmayı yararlı gördüm.