Hak aramak, kararlılık, ölüm ve yiğitlik üzerine yazılmış çoğu kimsenin bilmediği efe yemininde zeytinden şöyle söz edilir:
“Korkaklar zeytini nerede döver?
Ağaç dibekte.
Yiğitler yağı nerede kavurur?
Zalimin göbeğinde...”
★★★
Akbelen’de yaşananların hafızalarımıza mıh gibi yerleştirdiği “zeytin”le başladığımız yazımızın burasında sözü, bu konuda derin araştırmalar yapmış bilge okurumuz Kemal Yalnız’a bırakalım:
İnsan davranışlarını inançları kadar, efsaneler, mitolojik anlatımlar, tarihsel ve ekonomik süreçler de belirler. Yaşanılan coğrafyanın bu oluşumdaki payı inkâr edilemez.
Hititlerden Lidyalılara, Bizans’tan Türklere kadar Anadolu, bir tek şeyde farklı düşünmemiş, ulaşılan “sentez” asırlar boyu hiç değişmemiştir.
Ve çok şükür ki öyle
olmuştur.
Zeytin...
★★★
Örneğin; inançlar açısından...
Zeytin, Kur’an, İncil ve Tevrat’ın pek çok bölümünde yer bulmuştur. Tufan sonrası yeryüzünde hiçbir canlı kalmamışken beyaz bir güvercin, taşıdığı zeytin dalını gemiye ulaştırabilmiştir. Siz, isterseniz Nuh Peygamber’in “zeytin”e verdiği değer yüzünden güvercini görevlendirdiğini düşünebilirsiniz.
Bu ne büyük bir mucizedir!
Tufanın her şeyi yok eden gücüne karşı ayakta kalmış, direnmiş bir ağacın dalı...
Aslında diğer adı “Hayat Ağacı” olan insanlığın ilk asırlık ağacı..
Kısaca doğanın bahşettiği mucizenin adıdır zeytin.
★★★
Mitolojik açıdan...
Zeytin ağacı düşmanınızın bile kıyamayacağı güzellikte ve kutsallıktadır.
Yunan mitolojisine göre Zeus, kendisine en değerli hediyeyi getirene şehrin koruyuculuğunu verecektir.
Denizlerin tanrısı Poseidon, savaşlarda hiç yenilmeyen ve mesafe tanımadan uçabilen bir at armağan eder. Athena ise zeytin ağacı. Zeytin ağacı o kadar muhteşemdir ki, Poseidon bile hayranlığını gizleyemez.
Hırsı ve kazanma azmini bir tarafa bırakıp yenilgiyi kabul eder.
Çünkü Zeus, zeytin ağacını tercih etmiştir. Bunun üzerine Athena ağaçtan bir dal kopartıp Poseidon’a verir. Ve böylece ’’düşmana zeytin dalı uzatmak’’ deyimi dağarcığımıza sonsuza kadar girmiş olur.
Kısaca doğanın bahşettiği mucizenin adıdır zeytin...
★★★
Tarihsel açıdan...
Aristo tarafından yazılan Atina Anayasası’nda “tek bir zeytin ağacını kesen yargılanacaktır” hükmü vardır. Şehrin en büyük kaynağı zeytin ve zeytinyağıdır.
Zeytin ağacının dokunulmazlığı vardır. Zeytinyağı aynı zamanda diyet yiyeceğidir.
Kısaca doğanın bahşettiği mucizenin adıdır zeytin.
★★★
Bizim açımızdan...
26.01.1939 tarihinde kabul edilen yasa ile ülkemizde de zeytin ağacına dokunulmazlık getirilmiştir. Kesilmesi yasaktır. Kanun Atatürk’ün talimatıyla hazırlanmış, ancak vefatından sonra yasalaşmıştır.
Ülkemiz; zeytin ve zeytinyağı üretiminde dünyada ilk beş ülke içinde bulunmasına rağmen arz yetersizliği nedeniyle ithalat yapmaktadır.
Şu ara, farklı pencerelerden bakıp, farklı çözümü olmayan nadir sorunlarımızdandır.
“Zeytin ekmek yer, kimseye muhtaç olmam’’ diyen insanımız için; doğanın bahşettiği mucizenin adıdır zeytin...
Barış, işbirliği ve gelecek adına ülkemizin vazgeçilmez değeridir.
Umut etmenin bile ötesidir...
Dokunma... Dokundurtma...
“Yani öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile zeytin dikeceksin” diyen dünya şairimiz Nazım Hikmet’e şükranla...