Aslan, eşek ve tilki...

Fena halde aç durumdaki aslan yolda tilkiye rastlar; “Bana yiyecek bir şeyler getir, yoksa seni yerim!” der.

Korkudan titreyen tilki soluğu eşeğin yanında alır: “Aslan seni ormana kral yapmak istiyor, benimle gel” diyerek onu kandırır.

Aslan eşeği görünce saldırıp kulaklarını ısırır ama eşek güçlükle de olsa kaçmayı başarır.

Peşini bırakmayan tilkiye dönüp, “Beni kandırdın! Aslan beni öldürmeye çalıştı!” diyerek çıkışır.

Kurnaz tilki lâfın altında kalır mı; “Aptal olma! Taç takabilmen için kulaklarını aldı! Niyeti seni yemek olsa böyle bırakır mıydı? Hadi geri dönelim” diye üsteler.

Tilkiye inanan eşek, önerinin mantıklı olduğunu düşünür ve yine onu takip eder.

Aslan eşeği görür görmez saldırır ve bu kez de kuyruğunu koparır.

Ama şans yine eşeğin yüzüne güler, kaçıp canını kurtarır. Peşindeki tilkiye de “Yine yalan söyledin! Aslan kuyruğumu kesti!” der.

Tilki, “Korkacak bir durum yok. O sadece senin tahtta rahatça oturmanı istiyor! Benimle geri dön, yoksa tahtı kaybedersin” diyerek ısrarını sürdürür..

Ve eşeği bir kez daha geri dönmeye ikna eder.

Daha da acıkan aslan bir pençe darbesiyle eşeği devirir. Tilkiye dönüp, “Eşeği geri getirmen iyi oldu. Şimdi, derisini yüzüp beynini, ciğerlerini ve kalbini getir!” der.

Tilki eşeğin derisini yüzdükten sonra beynini yer ama ciğerlerini ve kalbini aslana getirir. Beynin olmadığını gören aslan hışımla “Beyni nerede?” diye sorar.

Tilki; “Yoktu, kralım. Eğer beyni olsaydı, onu iki kez yaraladıktan sonra sana tekrar geri döner miydi?”

Aslan bir an düşünür ve “Çok doğru” der.