Türkiye ne yapmalı?

Yıl 2001...

ABD ordusunun ünlü generallerinden, NATO eski Başkomutanı emekli Orgeneral Wesley ClarkNew-York’taki “İkiz Kuleler”e El Kaide teröristlerinin yaptığı 11 Eylül 2001 saldırılarından 10 gün sonra  Pentagon’a (ABD Savunma Bakanlığı) gidiyor.

Bakan Donald Rumsfeld ve Yardımcısı Paul Wolfowitz’i ziyaret edip alt kata inince, tanıdığı bir general, odasına çağırıyor. Aralarında şu konuşma geçiyor:

General: “Efendim, Irak’la savaşa girmeye karar verdik!”

-Peki Saddam Hüseyin’i El Kaide’ye bağlayacak yeni bir bilgi mi bulundu?

General: “Hayır, o konuda henüz bir şey yok! Sadece Irak’la savaşa girme konusunda karar almışlar.”

★★★

Clark sonrasını şöyle anlatıyor:

“Birkaç hafta sonra general arkadaşımı görmek için yine Pentagon’a gittim. 

O günlerde Afganistan’ı bombalıyorduk. Ona “Hâlâ Irak’la savaşa girme durumunda mıyız?” diye sordum. “Daha da kötüsü!” dedi.

Sonra masasındaki bir belgeyi gösterdi. “Bunu biraz önce yukarıdan aldım. Beş yıl içerisinde Irak’la başlayıp, sonrasında Suriye, Lübnan, Libya, Somali ve Sudan’la devam edecek ve İran’la bitecek, yedi ülkeyi nasıl ele geçireceğimizi anlatan bir belge!”

★★★

Wesley Clark, dört kez yaralandığı Vietnam Savaşı dahil olmak üzere, çok parlak sicile sahip olduğu için ABD halkının büyük sevgisini kazanmış bir asker. Yukarıdaki anısını da Demokrat Parti’nin Başkan aday adayı olduğu süreçte, 2007 yılındaki bir televizyon röportajında paylaşıyor.

★★★

Geriye dönüp baktığımızda hedefteki ilk ülke olan Irak’ın 2003’te işgal edildiğini ve Saddam Hüseyin’in devrildiğini görüyoruz. Irak üçe bölündükten sonra, 2011’deki sözde Arap Baharı’nda, Libya Lideri Muammer Kaddafi linç ettirilerek öldürüldü ve Libya da parçalandı. O süreçte Lübnan, Somali, Sudan ve son olarak Suriye çökertildi.

Ve nihayet sıra, asıl büyük hedef olan İran’a geldi.

Şimdi ön cephede İsrail-ABD, arka planda ise İngiltere-Almanya ve diğer AB ülkeleri topyekun İran’a saldırıyorlar.

★★★

Biz emperyalizmin kanla yazdığı bu senaryonun sonraki aşamalarında neler yaşanacağını, sanki bu filmi daha önce görmüş gibi biliyoruz.

ABD, İsrail ve işbirlikçileri önce İran’ı kötürüm hale getirmeye uğraşacaklar.

Sonra rejimi devirip, tıpkı Irak ve Suriye’de yaptıkları gibi ülkeyi üçe bölmeye, PKK’dan katılanlarla daha da güçlenen PJAK’ı kullanarak özerk Kürt bölgesi oluşturmaya çalışacaklar.

Peki, senaryo orada sonlanacak mı?

Hayır daha sonra İsrail’in güvenliği için tasarımladıkları Büyük Kürdistan hedefinin son ayağına Türkiye’yi oturtacaklar.

MHP lideri Devlet Bahçeli “İsrail’in saldırısı sadece İran’a değil, Türkiye’ye de sinsi bir mesajdır” derken tam da bunu kastediyor.

O halde Türkiye ne yapmalı?

Bu sorunun çok net bir cevabı var:

İçerideki baskıcı ve intikamcı iktidar anlayışıyla yargıyı sopa olarak kullanma alışkanlığından vazgeçmek, iç ve dış politikada Atatürk’te buluşmak...

Zira Atatürk Nutuk’ta “Düşmanla mücadelede asıl olan iç cephedir. Bu cephe bütün memleketin, bütün milletin meydana getirdiği cephedir” der.