Böyle medya yöneticileri de var...

“Baştan rengimi belli edeyim, kendisiyle hiç tanışmadım. Kendisinden bir iş beklentim falan yok. Sadece yanında çalışanların anlattıklarını size iletmek istedim. Çünkü övgülerimizi böylesi kişileri kaybettikten sonra, ardından düzenlenen özel programlarda değil, yaşarken de dile getirmeliyiz diye düşünüyorum.

★★★

Kendisini yıllar önce ‘Günaydın Gazetesi TV Oskarları’nın ödül töreninde ilk gördüğümde, mesleğe yeni başlamıştım. Bu ilk ve de son karşılaşmamızdan hafızamda kalan tek şey; objektiflere olan ilgisiydi.

Bu alışkanlığı hiç değişmedi. En berbat ortamlarda çekim yaptı ama kendisini kötü gösterecek karelere programlarında asla yer vermedi. Pisliğin kol gezdiği arşivlerde, depolarda, gıda üretimi yapan fabrikalarda, merdiven altı üretim yapılan yerlerde, lokantalarda cirit attı ama ekran başındakiler onu hep janti haliyle izlediler.

★★★

Olayların içinde olma tutkusu hiç değişmedi. Soğukoluk’taki dehlizlere giren de oydu, Avrasya Feribotu’nun güvertesine helikopterden atlayan da...

Ama ben onun mesleki başarısı ya da başarısızlığını anlatacak değilim. Yaptıkları zaten herkesin gözü önünde. Ben onun göz önünde olmayan bir özelliğinden, yöneticiliğinden söz edeceğim sizlere.

★★★

Kanal D’nin yönetiminden, yıllar önce kendisinin el verdiği kişinin tavırları nedeniyle ayrıldı ve Cem Uzan tarafından bizzat ekibiyle birlikte Star’a transfer edildi. Star’a geçtiğinde kendisine yüklü bir transfer bedeli ve maaş, kendisiyle birlikte gelen ekibine de iş garantisi almıştı.

Ancak Uzanlar (ülkedeki 2001 krizi nedeniyle) ekibin sayısını yarıya indirmesini söyledi. Bu öneriye şiddetle karşı çıktı. Uzanların bastırması üzerine, onlarla yeniden masaya oturdu. Çalışanların işten çıkarılmasından vazgeçilmesi karşılığında maaşının yarı yarıya indirilmesini önerdi.

Uzanlar bu teklifi kabul ettiler. Ancak bir süre sonra Uzanların emek karşıtlığı hastalığı yine nüksetti ve tekrar çalışanların işten çıkarılmasını talep ettiler. Bunun üzerine Uzanlarla tekrar pazarlığa oturdu ve bu kez çalışanların maaşlarının yarı yarıya indirilmesini önerdi. Çalışanların maaşlarının geri kalan kısmını ise, kendi cebinden tamamladı. Böylece ona güvenerek Kanal D’den ayrılıp, Star’a gelenlerin mağdur olmalarını önlemeye çalıştı.

★★★

Ancak bir süre sonra yine işten çıkarma için kendisini sıkıştırmaya başladılar. İşten adam atması yolunda Uzanların sonu gelmeyen baskıları ve son dönemde habere müdahale etmek istemeleri nedeniyle Star’dan ayrılma kararı aldı ve bunu birlikte geldiği arkadaşlarına açıkladığında kimsenin işten ayrılmasını istemedi. Ama arkadaşları onunla birlikte gelmişlerdi ve hemen hepsi hiç düşünmeden kriz ortamında yönetime istifalarını verdiler. (Kendisi de aldığı transfer bedelinin 1 milyon dolarını, sözleşme süresi bitmeden ayrıldığı için Uzanlara iade etti-UD:)

Birlikte işten ayrılan arkadaşlarına hiçbir yerde çalışmamalarına ve hiçbir zorunluluğu olmamasına rağmen, bir süre daha cebinden maaş ödemeye devam etti. Tekrar çalışmaya başladığında ekibinden olup da iş bulamayanları yeniden kendisiyle birlikte çalışmaya çağırdı. Şimdi kabul edenlerle yeni yoluna devam ediyor.

★★★

Kendisi bilmem kaç bin dolarlı maaş alırken, yanında çalışanların kadrosunun olup olmadığından bile habersiz yöneticilerin olduğu bir ortamda böyle bir yöneticinin varlığını sizlere tanıtmak istedim. Onun gazeteciliğini zaten biliyorsunuz. Ama ekran gerisindeki halini de tanımanızı istedim. Çünkü böyle yöneticiler medya sektöründe ne yazık ki çok az.

Programlarını taklit etmeye çalışanlar umarız bu özelliğini de taklit ederler.

İyi ki varsınız Uğur Dündar.

Herkesin birbirinin gırtlağına bastığı, ayağına çelme taktığı medya sektöründe geçen gün arkadaşlarımdan dinlediklerim ‘neyse ki aramızda böyleleri de varmış’ dedirtti bana. Mesleğe, özellikle de yanında çalışanlara ihanet edenleri sergilemek asli görevimiz. Ama yanında çalışanların haklarına sahip çıkanları sergilemek de asli görevimiz olmalı. Bu yüzden duyduklarımı sizinle paylaşmıak istedim...”

★★★

Meslektaşım Derya Kırıcı bu yazıyı 9 Kasım 2008 tarihinde yayımladı. Kendisine çok teşekkür ediyorum.

Bugün neden alıntıladığıma gelince: 1970 yılının Mayıs ayında TRT bünyesinde açılan Televizyonda Yapım-Yönetim Kursunu başarıyla tamamlayıp 8 aylık büyük kurs için İngiltere’ye, BBC Televizyonuna gönderildim.

Yani şu günlerde benim meslekteki 55. yılım doldu.

İkinci neden ise; yine bir ekonomik kriz dönemine denk gelmemiz.

Belki medya yöneticilerinden birileri çıkar da, geçmişte yaptıklarımıza benzer şekilde çalışanlarını sahiplenirler diye düşündüm...