Şerefsizlik yapma lan! O... çocukları!

Dünkü SÖZCÜ’den alıntıladığım haberi birlikte okuyalım:

“Nevşehir’in Merkez İlçe Emek Mahallesi’nde, Salı akşamı 22.30 sıralarında yaşanan olayda, bir kişi, polis memurlarına mukavemet gösterdi.

İl Emniyet Müdürlüğü’nde görevli  polis memurları M.E.A. ve H.H.Ç. devriye görevindeyken, Osman Turan Karataş adlı kişiye ‘Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma’ suçundan işlem yaptıkları sırada olay çıktı.

Ekol TV’de yer alan habere göre işlem sırasında direnen Karataş, görevi yaptırmamak amacıyla polise fiziki direnişte bulundu.

İki polisten birini yaralayıp ‘Şerefsizlik yapma lan! O... çocukları!’ diyerek küfür eden kişinin AKP eski İlçe Başkanı Osman Turan Karataş olduğu öğrenildi.

Olay yerine çağrılan sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından hastaneye kaldırılan polis M.E.A. daha sonra taburcu edildi.

Gözaltına alınıp adliyeye sevk edilen Karataş ise çıkarıldığı mahkemece tutuklandı... (Derleyen: Ümit Karadağ)”

★★★

Haberi okurken, daha önce bazı iktidar mensuplarınca polislere yapılan hakaretleri ve sonrasında tanıklık ettiğimiz gelişmeleri hatırladım.

Zira o olaylarda sanık durumundaki kişiler, bir süre sonra iktidar gücünü kullanarak aklanmış, buna karşın haklarında işlem yapan polisler başka yerlere sürülerek cezalandırılmışlardı!

Bu uygulamalar da bizlere polislerin ne kadar sahipsiz olduklarını ve yurttaşlar arasında ayrım yapmayan memurların kaderlerinin iktidar mensuplarının iki dudağı arasına sıkışmış durumda olduğunu göstermişti.

Polisin sahipsizliğinin hiç değişmediği gerçeğini Emniyet Teşkilatı’nın efsaneleşen isimlerinden biri olan babamın yaşadıklarından biliyorum.

★★★

Komiser rütbesindeki babam, Çanakkale Emniyet Müdürlüğü’nde görevliydi. Vakit buldukça okur, yasaları bilir, halkın polisi olmaktan gurur duyardı.
Sicili parlaktı, sayısız takdirnamesi vardı.

İngiltere’nin ünlü polis teşkilatı Scotland Yard’dan gelen uzmanların yönetimindeki Yüksek Dedektiflik Kursu’nu, “Çok İyi” dereceyle bitirmişti.

Yani Türkiye’nin ilk “sertifikalı” yüksek dedektiflerindendi.

★★★

O yıllarda çocuktum, ortaokulda okuyordum.

Babam bir akşam eve çok yorgun geldi. Her zaman gülümseyen güzel yüzü gergindi. Rengi sapsarıydı. Durmadan terliyordu.

Çok geçmeden göğsünü tutmaya başladı.

Güçlükle nefes almaya çalışırken, gömleğini yırtıyor, düğmeleri kopartıyordu.

Beti benzi atmış, gözleri kaymıştı. Sevgili babamız gözümüzün önünde gidiyor ama bir şey yapamıyorduk.

Annem ve biz 5 kardeş, bir yandan ağlıyor, diğer yandan da “Babamızı kurtarın!” diye feryat ediyorduk.

Allah’tan komşular imdadımıza yetiştiler, hastaneye götürdüler.

★★★

Doktorlar daha görür görmez teşhisi koydular: Kalp krizi, enfarktüs... Nedeni, yorgunluk ve aşırı stres.
Babam çok şükür kurtuldu ve o gün olup bitenleri anlattı.
Meğer büyük bir suç (!) işlemiş. İktidardaki Demokrat Parti’nin önde gelenlerinden birini, suç işlediği için karakola götürüp, yasal işlem yapmış! Adamı nezarethaneye koymuş.
Partililer durur mu? Hemen Ankara devreye girmiş.
Önüne gelen aramaya “O kişiyi serbest bırak!” demeye başlamış.
Milletvekilinin biri de, “Seni sürüm sürüm süründüreceğim. Sen kim, bir Demokrat Parti yöneticisi hakkında işlem yapmak kim?” diye tehdit edince, babam da dayanamamış: “Peki sen kim, devletin polisini tehdit etmek kim? Senin hakkında da işlem yapacağım!” demiş. Kızılca kıyamet de böylece kopmuş! Geceli gündüzlü çalışmanın yorgunluğuna bir de bu tartışmanın gerginliği eklenince, kalbi teklemiş.
Peki babam, bu acı olaydan gereken dersi aldı mı?
Hayır. Başkomiser rütbesiyle emekli oluncaya kadar, iktidarın polisi olmamakta direndi.
Bu nedenle iki kez daha kalp krizi geçirdi.
Yaşadıklarını, çektiği acıları yazsam, roman olur.

★★★

Nevşehir’de hakkında işlem yapan polislere “Şerefsizlik yapma lan! O... çocukları!” diyen AKP eski İlçe Başkanı Karataş’ın küfürleri, aradan 70 yıl geçmiş olmasına karşın bazı iktidar mensuplarının polise bakış açısında en ufak bir değişiklik olmadığını göstermesi bakımında hem çok vahim, hem de çok düşündürücü...