Bilmem farkında mısınız?
Son zamanlarda her yeni güne, zihinlerimizi kurcalayan bir yığın soruyla uyanıyoruz.
Örneğin; acaba biz uyurken halkın oylarıyla göreve gelmiş bir CHP’li belediye başkanı şafak operasyonuyla gözaltına alınmış olabilir mi?
Heybedeki büyük turpa sıra gelmiş midir?
Sahte içki katliamında can veren kişilerin sayısı kaça ulaşmıştır?
Bunlar gibi güne umutla başlamamızı engelleyen bir yığın soru...
Hepsi de iyi insanların hayatın her alanında ellerini taşın altına koymalarıyla çözülebilecek
nitelikte...
O zaman da akla şu soru geliyor:
“İyi insan olmak çok mu zor?”
Anlatayım:
★★★
Bir mal veya hizmet için uygun olduğu düşünülen parasal değer, onun fiyatıdır.
Bunu üretim, arz, talep, maliyet, kâr marjı ve konjonktürel koşullar belirler.
Piyasa ekonomisini savunan kapitalizm de, üretim araçlarının ortak mülkiyetine dayalı komünizm de, kendi kuralları içinde meşruiyeti savunur.
Her iki sisteme de yön veren ilkelerin ahlaki değerlerle de örtüştüğü düşünülebilir.
Biri fiyat kontrolünü kolluk kuvvetleriyle değil, sivil toplum aracılığı ile yaparken, diğeri emek değer teorisi içinde bu görevi kamusal güce bırakır.
Rekabete açık olan piyasanın daima ahlaksızlığı özendireceği düşünülse de bilinçli tüketicinin buna izin vermeyeceği varsayılır.
Diğer taraftan toplumsal çıkarların öncelendiği, kimi tekelci davranışlar da etik kabul edilebilir.
★★★
Makul; akla uygun, mantıklı, aşırıcılık içermeyen, savunulması kolay, kabul edilebilir, elverişli anlamına gelen Arapça kökenli bir sıfattır.
Doğru ve güzel olandır yani!
Başkalarının hukukuna saygıyı barındırırken, dengeli olma ve ortalama hali savunmayı içerir.
Makul olan, normal ve adil kabul edilirken, aksi anormal ve olağan dışıdır.
Makulü kaybetmek sadece günü değil, geleceği de çürümeye terk etmektir.
Değerli okurum Kemal Yalnız “Dilimizin zenginliğini de ifade eden aşağıdaki tamlamalara umarım kimsenin itirazı olmaz” diyor.
★★★
Örneğin;
Makul seviye,
Makul güvence,
Makul konuşma,
Makul neden,
Makul gecikme,
Makul yükseklik, büyüklük ve ağırlık,
Makul fiyat ve hizmet,
Makul süre (özellikle yargıda),
Makul düşünce,
Makul siyasetçi,
Ve de çok geniş anlamda makul adamlık...
★★★
Makulü kaybetmek normalden uzaklaşmaktır.
Tıpkı ışığın soğuk havadan sıcak havaya geçerken normalden uzaklaşarak kırılması gibi, yani serap gibi, yani aldatma, aldanma gibi.
Makul kaybolmuşsa, normal; masal kuşunun kanadındadır...
Ekonomide, siyasette, sosyal hayatta, kültürde, eğitimde, barınmada ve dostlukta...
Ne yazık ki, ülkemde ve dünyada makul ortada yok.
İtibarsız, sesi duyulmuyor ve korkak!..
Özellikle ülkemizde yaşanan ekonomik vahşet, her iki sisteme de rahmet okutuyor.
Vallahi her iki sistemin en kötü yanları bile bugün yaşadıklarımızdan daha insaflı.
Bir çelişki gibi görünse de aslında dünya, sayıları çok az kalan makul olmayanlarla evrimini sürdürmekte.
★★★
Seneca, yaşadığı dönemde sosyal, siyasal ve ekonomik düzeni anlatırken, erdem, akıl ve mutluluk adına da öğretiler sunar. Her mektubu ders niteliğindedir.
Bir mektubunda; “İyi olmayı istemek, iyinin önemli bir bölümüdür. Biliyor musun kime iyi derim ben? Yetkin, kararlı, hiçbir gücün, hiçbir zorunluluğun kötü yapamayacağı bir insana. Davranışları birbiriyle çelişen insanın ruhu doğru yolda değildir.”
İyilik de içimizde kötülük de!
Hangisini beslediğimizdir önemli olan...