Pazar tezgâhlarında yükselen fiyatlar, buna karşılık tüketicinin düşen alım gücü, hem satıcıları hem de vatandaşı dertli kılıyor.
Derinleşen yoksulluk, marketlerin yanı sıra giderek Anadolu’nun ilçe pazarlarına dahi yansıyor.
Bir pazar esnafı, “Eskiden bir kamyon dolusu mal satıyordum, şimdi transite düştüm. Büyük aracı bıraktık. Çünkü mazot fiyatlarına yetişemiyoruz. Dün yine zam geldi; mazot 48 lira oldu. Önceden 100 kasa marul getiriyorduk, şimdi ancak 30 kasa ile gelebiliyoruz. Vatandaşın alım gücü sıfıra düştü, asgari ücretli 22 bin lira ne alacak, bu para neye yetecek?” diyor.
Niğde’nin Çiftlik ilçesindeki pazarda marul 50 liraya satılıyor. Marulun Adana’daki üreticiden alış fiyatı 35 lira. Bu fiyatın üzerine mazot, işçilik ve fire maliyetleri biniyor. Bu şartlarda esnaf düşük kâr ile ürününü satmak zorunda kalıyor. Buna rağmen vatandaşın düşen alım gücü marulu 50 liraya almasına yetmiyor.
★★★
Çiftçiye mazot için bütçeden 20 milyar lira destek ayrılıyor ama tarımda kullanılan mazottan 50 milyar lira KDV ve ÖTV alınıyor. Üç buçuk milyar litre mazot kullanıldığı düşünülürse, alınan vergi desteğin 3 katına çıkıyor. CHP’nin en çalışkan isimlerinden biri olan Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer “KDV ve ÖTV’yi kaldırın, çiftçiye gerçek destek vermiş olursunuz” diyerek iktidara çağrıda bulunuyor.
Bir başka dertli esnaf, yaşadığı sıkıntıyı şu sözlerle özetliyor:
“Eskiden kamyonu 10 bin liraya dolduruyordum, şimdi 50 bin liraya ancak doldurabiliyorum. Bu parayla beş yıl önce ben daire aldım, şimdi azıcık mal alabiliyorum. Nasıl ayakta kalacağız bilemiyorum!..”
★★★
Sadece pazar esnafı mı?
Tüketiciler de çok dertli. Bir dokunduğunuzda bin ah işitiyorsunuz.
Örneğin bir emekli, “Ben 55 yaşıma kadar meyve ve sebze hallerinde çalıştım. 31 yıllık çalışmışlığım var. Verdikleri para 10 bin lira!.. Bu para nedir ki? Pazara girdin mi 3 kişinin karnı doymaz!..” diyerek dert yanıyor.
Bir diğer vatandaş ise feryadını şu sözlerle yansıtıyor:
“Hiçbir istediğimizi alamıyoruz. Patates para etmiyor. Çiftçilerde de para yok. Nasıl alacaksın? Ateş pahası her şey! Mecburen pazardan en ucuzlarını almak zorunda kalıyoruz. Eskiden 100 lira ile pazara gittiğimizde fileyi güçlükle taşıyorduk. Şimdi 5 bin lira ile ancak 2 poşet doluyor. Paranın alım gücü düştü. Yokluk çoğaldı. Ben bu yıl patatesten 5 milyon TL zarar ettim. Yıllardır ‘getirdi’ diyorlardı ya, hepsini birden götürdü. 2 liraya patates satılır mı ya? Bir bardak çay 10 lira köyde!...”
★★★
Özetle pazarcı da vatandaş da dertli. Konuşan vatandaşlar tedirgin. Çoğunda ya başıma bir iş gelirse korkusu var. Korku, bazen yakınmaların bile önüne geçiyor.
Eskiden bereket ve ucuzlukla anılan ilçe ve semt pazarları giderek dert pazarları haline geliyor!..
Ucuzluğun pazarlara tekrar dönmesi için çiftçilerin aldığı mazottan ÖTV ve KDV’nin kaldırılması gerekiyor.
BoraJet’in eski sahibi Yalçın Ayaslı hakkında, şirketin 29 Aralık 2016’da Sezgin Baran Korkmaz’a satışı sırasında, “Şirket mizan ve bilançoları üzerinden gerçekleri kasıtlı bir şekilde çarpıtmak suretiyle katılanları yanılttığı” iddiasıyla açılan davada karar çıktı.
Sezgin Baran Korkmaz’ın şikayetiyle açılan ve “katılan” sıfatıyla yer aldığı davada, İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi, sanık Yalçın Ayaslı’ya, “Satış sırasında, muhasebe kayıtlarındaki belgelerle oynama yaparak söz konusu şirketin gerçek borcunu eksik gösterdiği” gerekçesiyle “nitelikli dolandırıcılık” suçundan sekiz yıl, “özel belgede sahtecilik” suçundan iki yıl hapis cezası verdi.
Gerekçede, katılan Bugaraj Elektronik Ticaret Bilişim Hizmetleri A.Ş ile sanık Yalçın Ayaslı arasında, 29 Aralık 2016’da BoraJet Havacılık Taşımacılık Uçak Bakım Onarım Ticaret ve Anonim Şirketi’nin hisselerinin devir alınması konusunda sözleşme yapıldığı, sözleşmenin tarafı müşteki şirketin garantörünün, davaya katılan Sezgin Baran Korkmaz olduğu belirtildi.
BoraJet Havacılık Taşımacılık Uçak Bakım Onarım Ticaret ve Anonim Şirketi’nin yüzde 100 hisse sahibi olan Ayaslı’nın, “Sözleşme imzası sırasında, şirket mizan ve bilançoları üzerinden “gerçekleri kasıtlı şekilde çarpıtmak suretiyle katılanları yanılttığı” iddiası aktarıldı.
Sanığın, muhasebe kayıtlarındaki belgelerle oynama yaparak şirketin gerçek borcunu eksik gösterdiği ve böylelikle 29 Aralık 2016 tarihli sözleşmenin sanık Yalçın Ayaslı ile “katılan” arasında imzalandığı belirtilen karar gerekçesinde, bu hususun “katılan” tarafından fark edilmesinin ardından kolluk makamlarına başvurulduğu ve sanık hakkında soruşturma işlemlerine başlanıldığı anlatıldı.
Ayaslı’nın, hakkındaki suçlamaları kabul etmediği ifade edilen gerekçede, dosya kapsamında yer alan bilirkişi raporları ile şirketin devralınmasından sonra 8 Mart 2017 tarihli şirketin gerçek mizan, bilanço ve muhasebe kayıtlarından, şirketi devralan katılan aleyhine zarara neden olduğunun tespit edildiği bildirildi.
Yalçın Ayaslı’nın avukatları ise karara itiraz edeceklerini belirterek şunları söyledi:
“Aynı başkan ve aynı savcının yer aldığı, sadece üyelerin değiştiği 2. Ağır Ceza Mahkemesi, daha önce aynı konuda saygın bir iş insanı olan müvekkilimiz Yalçın Ayaslı’yı beraat ettirmişti. İstinafın bozması üzerine bu kez mahkumiyet kararı verdi. Dosyayı yeniden istinafa taşıyarak kararın bozulmasını isteyeceğiz”