“Orta Doğu bölgesinin yeniden yapılanmasında her şey ‘Büyük Kürdistan’ın oluşumuna ortam hazırlıyor. Orta Doğu’daki siyasi konjonktür, bölgedeki dört devletin mücadele ettiği Kürt sorununu tetiklemiş ve ‘Büyük Kürdistan’ projesi artık hayal olmaktan çıkarak somut bir hedef haline gelmiştir.
Bu süreçte Irak ve Suriye’deki Kürtler öne çıkmıştır.
Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi, bağımsızlığını ilan etmeye hazırsa da, halen ABD buna iki nedenle müsaade etmiyor. Birincisi, ABD petrol şirketlerinin uzun süreli imtiyazlar elde etmesine hukuki zemin hazırlayacak petrol yasasının Irak Parlamentosu’ndan geçmesini bekliyor. İkincisi, Başbakan Maliki’yi kollayarak, onun tamamen İran hegemonyası altına girmesini önlemek istiyor.
Bu nedenle ABD, Ankara’yı ve Barzani’ yi aralarındaki işbirliğini Bağdat’ı tahrik edecek bir boyuta ulaştırmamaları hususunda ikaz etti. Ama, Barzani önündeki kısıtlama ortadan kalkınca bağımsızlığını ilan edecektir.
★★★
Suriye’deki kaos ortamında oradaki Kürtlerin de Kürt kimliğine sahip çıkarak, Kuzey Suriye’de kendi federe devletlerini veya özerk bölgelerini kurmaları kaçınılmazdır. Korunmaya ve mali desteğe muhtaç bu yeni siyasi varlığın, Irak Kürt devletinin ekonomik, siyasi ve askeri gücünün cazibesine kapılarak ona katılması uzun sürmeyecektir. Böylece birleşik bağımsız Kürdistan’ın ilk aşaması gerçekleşmiş olacaktır.
Bu senaryonun gerçekleşmesi Türkiye’deki Kürt hareketini derinden etkiler ve taleplerini daha kapsamlı şekilde formüle etmesine yol açar.
★★★
Çözüm süreci 21 Mart 2013’te Diyarbakır’da Nevruz töreni sırasında Öcalan’ın çağrısıyla açıklanmıştı. Çağrının odağını Anadolu ile Mezopotamya’yı Türk-Kürt Federal Devleti çatısı altında birleştirme projesi oluşturuyordu. Federal devletin, Kürt Federe Devleti ayağının, Türkiye, Irak ve Suriye Kürtlerinden oluşması ve coğrafi olarak Türkiye’nin Güney Doğusu’nu, Musul ve Kerkük’le birlikte Irak Bölgesel Kürt Yönetimi (IBKY) topraklarını ve Kuzey Suriye Kürt bölgesini kapsaması öngörülüyordu. Bu, görünürde görkemli ve şaşaalı proje, Türkiye ve Kuzey Irak Kürtlerini olduğu gibi birçok Türkü de cezbetmişti. Fakat ABD, bu projenin kilit unsuru olan ve Türkiye ile Kuzey Irak arasındaki ekonomik entegrasyonun temel dayanağını oluşturan Kürtlerin petrol zenginliğinin Türkiye üzerinden Batı pazarlarına akıtılmasıyla birlikte enerji alanında öngörülen kapsamlı işbirliğini torpillemiştir. Böylece, Barzani’nin Türkiye ekonomik/siyasi yörüngesine girmesini engellemek istemiştir. Bu da cafcaflı “Anadolu-Mezopotamya Federal Devleti” projesinin çökmesi demektir. Hemen belirteyim ki, bir varsayım olarak böyle bir federasyon kurulabilse bile, Kürt kanadı, ülkemizin topraklarından ve kamusal varlığından azamisini kopardıktan sonra ayrılacak ve ABD ile İsrail çıkarlarının Ortadoğu’daki bekçisi rolünü üstlenecektir…”
★★★
Okuduğunuz satırlar Suriye’deki son gelişmeler ve yeniden başlatılan “açılım” nedeniyle kaleme alınmadı.
Tüm öngörüleri doğru çıkan emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ ile 2013 ve 2014 yıllarını kapsayan “çözüm sürecinde”, bu köşe için yaptığımız söyleşilerden alıntılandı.
Bugün neden hatırlattığımıza gelince?
Sorunun yanıtı çok net:
Geçmişten ibret alınması ve tarihin tekerrür etmemesi için!..