Esad rejiminin hızlı çöküşünün ve HTŞ lideri Colani’nin bilinmeyenleri!..

Suriye’de muhalifler topyekûn harekete geçti. Esad’ın düşük maaşlı askerleri direnemedi. Rus hava gücü yeterli destek vermedi. İran çekimser kaldı. Hizbullah yardıma koşmadı ve nihayetinde Esad ülkeden kaçtı. 

Ama bu sürecin ardında çok önemli hazırlıklar vardı.

HTŞ lideri Ebu Muhammed Colani, yakın zamana kadar El Kaide ve IŞİD’le bağlantılığı selefi militandı. Fakat hayatı birkaç yıl önce değişmeye başladı.

Önce sarığını çıkardı. Askeri üniforma giymeye başladı ve selefi söylemlerini olabildiğince yumuşattı. Niyeti, ABD için tehdit olmaktan kurtulmaktı.

★★★

Colani, Suriye’de Arap milliyetçisi bir babanın oğlu olarak dünyaya geldi. Nispeten zengin bir yaşamı vardı. Fakat onun fikirleri babasının aksine İslam’ı, Araplığın önüne koyuyordu.

18 yaşından itibaren katıldığı grupların etkisiyle cihatçılığa yöneldi.

11 Eylül saldırılarıyla birlikte El Kaide’ye katıldı. ABD işgalinden kısa süre önce Irak’a gitti. Bir süre işgale direndikten sonra hapse düştü.

Colani, hapiste geçirdiği sürede selefilikten kopmaya başladığını ve ılımlı görüşlere yöneldiğini söylüyor.

★★★

Zamanla sivil katliamları, intihar bombacılığı, tekfircilik, farklı mezhepteki insanlara yönelik şiddet gibi selefi uygulamalara karşı çıkmaya başladı. Hapiste kendi fikirlerine yakın insanları örgütledi.

5 yıllık tutsaklıktan sonra serbest kaldı.

Buna karşılık El Kaide’de bulunmaya devam etti. Hapiste tanıştığı “çok önemli” bir isim sayesinde El Bağdadi ile tanıştı ve ona 50 sayfalık nitelikli bir rapor sundu. Raporunun beğenilmesi sayesinde 6 militanla birlikte Suriye’de görevlendirildi. Aslında onun da niyeti buydu.

★★★

Colani, Suriye’de Esad’a karşı faaliyete geçti. Bir yılda 2 bin civarı militanı çevresinde topladı. Nusra Cephesi’ni kurdu. El Bağdadi, onun örgütünün başarısını sahiplenmek için bazı liderler gönderdi. Bu gerilim neticesinde Colani daha bağımsız hareket etmeye başladı.

2013 yılına gelindiğinde IŞİD’den ayrıldı. 2015’te Nusra’nın Batılı ülkelere saldırmayacağını ilan etti. Ve böylece Colani’nin değişimi başlamış oldu.

Dünyaca ünlü Rand Düşünce Kuruluşu, Ağustos 2016’da, Nusra Cephesi’nin yeniden markalaştığını yazdı.

★★★

2017 yılında El Kaide’den ayrıldığını açıkladı ve örgütünü HTŞ olarak yeniden kurdu. İdlib çevresindeki farklı örgütleri bünyesine katarak büyümeye başladı.

Batı, önceleri Colani’nin selefilikten kopuşuna şüpheyle yaklaştı. Henüz ikna olmamışlardı.

HTŞ, 2017’nin yaz aylarında Batı ile temas yolları aramaya başladı. Aynı dönemde eski bir İngiliz diplomat Jonathan Powell’ın yardımıyla bir toplantı düzenlendi.

Rand Düşünce Kuruluşu, Ekim 2017’de HTŞ için “El Kaide’nin Ilımlı Yüzü” başlığını attı.

★★★

Colani’nin niyeti, HTŞ’yi küresel cihat örgütü olmaktan çıkarıp, Suriye Direniş Örgütü haline getirmek, Batı’dan sağlayacağı destekle Suriye’nin geleceğinde siyasi pozisyon elde etmekti.

2020 yılında Uluslarası Kriz Grubu ile görüşerek amacına bir adım daha yaklaştı.

Uluslararası Kriz Grubu tarafından hazırlanan bir rapor, Beyaz Saray’a HTŞ’nin gözden geçirilmesini tavsiye etti.

★★★

Mart 2020’de Suriye’de yaşanan bir gelişme, Colani’ye hiç beklemediği bir fırsat sundu.

Zira Türkiye ve Rusya, İdlib’de ateşkes ilan etti. Amaç, yeni bir insani göçün önüne geçmek ve ulaşım yollarını güvence altına almaktı.

Colani bu gelişmeye uyum sağladı. El Kaide’ye yakın grupları sindirip liderlerini tutuklattı. Böylece işbirliği mesajını verdi.

Attığı adımlarla İdlib’de hakimiyet sağlayan HTŞ’nin Dini Konsey Lideri Atoun, Eylül 2020’de Le Temps’e verdiği demeçte; HTŞ’nin Batı için tehdit oluşturmadığını ve kontrol ettiği bölgede uluslararası yardıma ihtiyaç duyduğunu söyledi.

★★★

Colani aynı dönemde İdlib’de halkın desteğini kazanabilmek için yeni bir iletişim modelini hayata geçirdi. Halkın içine karıştı. Medya kurdu. Tartışmalar düzenletti. 

Ocak 2021’de Batı basını ile ilk kez röportaj gerçekleştirdi.

Colani

31 Ocak günü bir grup Batılı gazeteci ile görüştü. Şubat ayında da ABD’li gazeteci Martin Smith’le fotoğraf çektirdi. Böylece imajını düzeltmeye ve ABD’nin terör listesinden çıkmaya çalışıyordu.

Smith’e yukarıda bahsettiğim hayat hikayesini anlattı.

Bu görüşmede selefiliğe karşı olduğunu, sadece Suriye ile ilgilendiklerini, gayrimüslimlerin ibadetlerine karışmadıklarını söyledi. Böylece ABD’ye şu mesajı gönderdi:

“Size karşı herhangi bir tehdit oluşturmuyoruz. Terörist ilan etmenize gerek yok!..”

★★★

HTŞ’nin ABD’nin terör listesinden çıkarılmasını istiyordu. Kellesi için 10 milyon dolar ödül konmuştu ve bundan kurtulmaya çalışıyordu. Bu nedenle HTŞ’nin cihatçılarla yaptığı mücadeleden bahsetti. Batılı kuruluşları ziyarete ve incelemeye davet etti.

HTŞ, Şubat 2023 depreminden istifade ederek Azez’e yürümeye kalktı. Fakat Suriye Milli Ordusu tarafından engellendi. Aynı günlerde Lübnan merkezli El Ahbar Gazetesi, HTŞ’nin uluslararası meşruiyet kazanabilmesi için Katar ve ABD tarafından teşvik gördüğünü yazdı.

★★★

Temmuz 2023’te HTŞ’de şok bir gelişme yaşandı. Örgüt içinde Rusya, Suriye, İran ve ABD’ye casusluk yapan bir ağ çökertildi. Aralarında yöneticilerin de bulunduğu 300’den fazla militan tutuklandı.

Colani, bu süreçte örgütün önde gelen isimlerinden Kahtani’yi dışlamaya başladı.

İddiaya göre HTŞ, bir süre önce bir PYD liderini serbest bırakmış ve kısa süre sonra casus ağı çökertilmişti. Bu belki de ABD’nin bir hediyesiydi. 

Aynı dönemde bir istihbarat anlaşması da Fransızlarla gerçekleşti. Bu aşamada bazı hücreler deşifre edildi.

★★★

Ağustos 2023’te örgütün kurucularından ve önde gelen isimlerinden Kahtani tutuklandı. Başka bir önemli isim olan Zakour da dışlandı.

Kasım 2023’te ise HTŞ’ye bağlı bir yönetici, telegram kanalında Hamas’ı İran’a yakın durmakla itham etti.

O yönetici, Hamas’ın 7 Ekim saldırısı sonrasında yaşanan süreç konusunda uyarıda bulunuyor ve yaşananları Neo-Safevilerin kendi yıkıcı gündemine hizmet eden ve Filistin kanıyla yapılan bir ticaret olarak niteliyordu. Tavsiye edilen şey İran’dan uzaklaşmaktı.

★★★

2023’ün son günlerinde Zakour, HTŞ’den kaçtı. Nisan 2024’te ise Kahtani öldürüldü. Örgüt içi çekişmeler neticesinde İdlib’de Colani aleyhine protestolar yaşanmaya başlandı. 

Buna karşılık Colani, Haziran 2024’te HTŞ askeri kanadının başına geçti.

Esad, HTŞ’nin dağılma tehlikesi yaşadığını düşünerek Ekim 2024’te İdlib bölgesinde saldırıya geçti. Aynı günlerde Çin basınında son derece kritik bir başlık atıldı:

Haberlerde HTŞ’nin Esad’a köklü bir saldırı başlatacağı bilgisi veriliyordu.

Bu amaçla İdlib’de asker alımları başlamıştı. Körfez basınına göre hazırlıklar neredeyse tamamdı. İngiliz merkezli gözlemci kuruluşuna göre Colani, İsrail’in saldırılarını hesaba katarak Esad’ın zorda kalacağını düşünüyordu.

★★★

Colani’nin saldırı planı birçok ülke tarafından destekleniyordu.

HTŞ işte bu şartlar altında rejime güçlü bir saldırı başlattı. Esad’ın altı çoktan oyulmuştu. Ordusunun ayda 30 dolar maaş alan subayları erkenden pes etti.

Hizbullah, İran yanlısı milisler ve Rus hava gücü ortada yoktu. Esad, İran Dışişleri Bakanı ile görüşmesinde ordusu hakkında olumsuz yorumlarda bulundu.

HTŞ, şehirlerdeki ufak tefek direnişleri kırarak Şam’a doğru yürüdü.

★★★

New York Times’a göre; Biden yönetimi HTŞ dahil tüm gruplarla irtibat halindeydi. ABD Colani’den “Rejime karşı IŞİD gruplarını kullanmamasını” istedi.

HTŞ de bu konuda Biden yönetimine güvence verdi.

Şam’ın düşmesiyle birlikte Körfez ülkelerinden ismi açıklanmayan bir üst düzey Arap yetkili, Colani’nin kellesi için konan 10 milyon dolarlık ödülün kaldırılması için ABD’yle görüşmeye başladı.

ABD istihbaratı halihazırda HTŞ terör örgütünün radikal dincilikle bağını koparıp koparmadığı konusunda değerlendirme yapıyor.

★★★

İsrail bu süreçte Golan tepelerini aşarak Suriye’nin bazı bölümlerini ele geçirmeye başladı ve Suriye’ye ait silah depolarını vurdu. 

HTŞ ise kadınların giyimine müdahale edilmeyeceği ve özgürlüklerin garanti altına alınacağı konusunda güvence verdi.

Yaşanan tüm bu gelişmeler gösteriyor ki IŞİD ve El Kaide geçmişi olan HTŞ ve Colani, son birkaç yılda “ılımlı” bir örgüte dönüştürülmüş durumda.

Her iki taraf karşılıklı çıkar ilişkisine dayanarak ilerliyor. İki taraf da birbirine güvenmiyor. Ama pragmatik yaklaşıyor.

★★★

ABD geçmişte de Afganistan’da Sovyet işgaline karşı cihatçıları kullanmış ve Pakistan’dan istifade etmişti.

Daha sonra o cihatçıların hem Afganistan’da hem de Pakistan’da nasıl belalara neden olduğunu unutmamak gerekir. Tarih acı örneklerle doludur.

Bana göre ABD’nin çıkarı, İsrail’in güvenliğini sağlama almak ve Suriye’nin hemen hemen yarısında özerk Kürt yönetimi kurmak. HTŞ, bu çıkarlarına dokunmadığı sürece onları sorun olarak görmeyecekler. Çünkü ABD için asıl hedefi, İsrail’in güvenliğini Kürt yönetimiyle sağlama almak.

Bu amaçla PYD’yi silahlandırıp güçlendirerek özerkliğe hazırlıyor. Bu arada İran’ı Suriye’den çıkarıp Rusya’nın Orta Doğu’daki sıçrama rampasını bloke etti. 

Her zaman belirttiğimiz gibi Türkiye’nin çıkarları PYD’yi yok etmek, Suriye’deki Türkmenleri desteklemek ve radikal grupları mümkün mertebe sınırlarımıza yaklaştırmamaktan geçiyor.

Zira, biliyoruz ki selefilerle komşu olmak, ancak dert getirir.

★★★

İnternetteki açık bilgi kaynaklarının yanı sıra, sosyal medyadaki Con Sinov profilinden alıntıladığım bu bilgileri ve coğrafyamızda gelecekte nelerin yaşanacağını bu akşam, 20.15’ten itibaren, SÖZCÜ Televizyonu’ndaki ARENA’da Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ ile değerlendireceğiz.

Programda ayrıca çok başarılı savaş muhabirliği örnekleri sergileyen Gülnur Saydam’a bağlanarak Suriye’deki son dakika gelişmelerini ve özel haberleri alacağız.

ARENA’da ayrıca ekibimizin değerli soruşturmacı gazetecileri Cem Özkeskin, Gökmen Ulu, Fırat Fıstık ve Hazar Dost’un çarpıcı haberlerini ekrana getireceğiz.

Kaçırmamanızı öneririm.