Ümraniye Kent Lokantası’nda bir öğle yemeği...

Uzun süredir bir Kent Lokantası’na gidip hem orada yemek yiyenlerle sohbet etmek, hem de yemeklerin kalite ve lezzetini tatmak istiyordum.

Nihayet dün iki arkadaşımla, AKP seçmeninin çoğunlukta olduğu Ümraniye’deki “Kent Lokantası”na gittik.

Sanayi sitelerinin bulunduğu semtteki lokantaya vardığımızda saat 11.30 idi.

Yazarımız Uğur Dündar, Kent Lokantası’nda yemek servisi bekleyenlerle birlikte sıraya girerek yemeğini aldı

12.00’de başlayacak yemek servisini bekleyen emekliler ve işçiler, anlık 40 kişi kapasiteli lokantaya erkenden gelip kuyruk oluşturmuşlardı.

Onlarla sohbet ederken hepsinin geçim sıkıntısı ve hayat pahalılığının yükünü taşımakta zorlanan yurttaşlar olduğunu, bu nedenle hep orada karınlarını doyurduklarını öğrendik. Aralarında günü tek öğünle geçiştirenler bile vardı.

Kent Lokantası yetkilisi Sinan Engin, Dündar’a bilgi verdi

★★★

Lokantanın önüne konulan tabelada günün menüsünün; sultan çorbası, İzmir köfte, su böreği ve portakaldan oluştuğu yazılıydı.

Saat 12.00’de kapılar açıldı ve bizim de aralarında olduğumuz sıradakiler lokantaya doluştu.

Tertemiz giysili servis çalışanlarından yemeklerinizi alıp boş bulduğumuz bir yere oturduk.

Herkes yemeğini bitirir bitirmez, dışarıda kuyrukta bekleyenleri düşünerek hızla çıkıyordu.

Lezzete gelince...

Konuklar çeşitlerin çok lezzetli olduğunda birleşiyor, özellikle emekliler, masadan “Allah razı olsun Ekrem Başkan’dan” diyerek kalkıyorlardı.

Bize göre de yemekler kalite ve lezzet açısından çok başarılıydı.

Dündar, işçilerle birlikte 4 çeşit yemeğini yedi

★★★

Ümraniye Kent Lokantası’nın Yöneticisi Sinan Engin’in verdiği bilgiye göre; her gün ortalama bin kişi burada yemek yiyor.

12.00’de başlayan yemek servisi saat 17.00’de sona eriyor.

Cumartesileri ise hizmet yarım gün ile sınırlanıyor.

Döner çıktığında kuyruk uzadıkça uzuyor.

Ama menüde her gün mutlaka etli bir çeşit bulunuyor.

40 TL’lik ödemeler banka kartı veya İstanbulkart ile yapılıyor.

★★★

Yemek sonrası lokantadan çıktığımızda birbirimize bakıp aynı şeyleri söyledik:

“Umduğumuzdan çok daha başarılıydı...”