Bürokrant!..

Eğitiminin tüm aşamalarını birincilikle bitirip Orman Yüksek Mühendisi oldu.

Orman Bakanlığı’ndaki görevinin ilk yıllarında, Rize-Ardeşen’de, orman kaçakçılarının tehditlerine boyun eğmeyince kaçakçıların kurşunlarıyla ağır yaralandı.

Meslek hayatı boyunca vatanını en çok sevmenin işini iyi yapmaktan geçtiği bilinciyle çalıştı ve bu inancından hiç taviz vermedi.

Hem bürokratik oligarşiyle hem de rant çeteleriyle dişe diş mücadele etmeyi vazgeçilmez ilke edindi. 

★★★

Önceki tüm görevlerinde olduğu gibi 2003 yılında atandığı İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü’nde de sadece inancının ve ilkelerinin gereğini yaptı. 

Bakanlık tarihinin en önemli orman ve çevre projelerinden biri olan “ormanlardaki eski maden ocaklarının hafriyat toprağı ile iyileştirilerek ağaçlandırılmasına” çok büyük önem verdi.

Bu projeyle;

■ İstanbul ormanlarında madencilikle tahrip edilmiş 100 bin dönüm alanın tekrar ormanlaştırılması;

■ Hafriyat ihalelerinden 5 milyar dolar, maden sahalarına dikilecek fıstık çamı kozalağından da kamuya her yıl 300-400 milyon dolar gelir sağlamayı amaçlamıştı...

★★★

Ancak çok geçmeden büyük gelir sağlayan bu proje, hafriyattan beslenen her devrin rantçılarını rahatsız etmeye başladı. 

Projeyi durdurmak ve kamuya ait milyarlarca liralık hafriyat gelirlerini ihalesiz sistemlerle ranta dönüştürmek isteyenlerin çalmadıkları kapı, girmedikleri kılıf, söylemedikleri yalan ve atmadıkları iftira kalmadı. Buna rağmen 2007 yılının son çeyreğinde yaşanan Orman Bakanı değişikliğine kadar proje büyük bir başarıyla uygulandı. Çalışmalar basında çarşaf çarşaf haber oldu ve kamuoyundan büyük destek aldı. Ayrıca 2006 yılında Japonya’dan da “Uluslararası Çevre Ödülü”ne layık görüldü.

İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü döneminde tümü kameralar önünde yapılan hafriyat ihalelerinden kamuya milyonlarca lira gelir sağlandı. Geçmişte her yıl zarar eden İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü böylece sürekli yüksek kâr eden kurumlar arasına girdi...

★★★

2007 yılında yaşanan bakan değişikliğinden sonra ne yazık ki her şey altüst oldu.

Önce İstanbul’daki görevinden uzaklaştırıldı.

Yeni atanan Bakan Veysel Eroğlu’na ısrarla brifing verme talebi her defasında reddedildi. İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü’nün hafriyat ihaleleri yetki gaspıyla hemen durduruldu. Müdürlük zarar eden eski durumuna düşürüldü. Bu süreçte çok büyük kamu zararları ile telafisi mümkün olmayan doğa ve orman tahripleri yaşandı. Daha sonra “Orman Yasası” değiştirilerek ihalesiz mevzuat oluşturuldu. Ormanlardaki eski maden ocaklarının hafriyat toprağı ile iyileştirilmesinde Orman İdaresi yasalara ve Anayasa’ya aykırı olarak devre dışı bırakıldı. Ayrıca İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ihalesiz yeni sistemde tek yetkili kılındı.

★★★

Yapılanlara herkes sustu, fakat o susmadı, susamadı.

Brifing yoluyla anlatmasına izin verilmeyen tüm gerçekleri Bölge Müdürü, Genel Müdür Yardımcısı ve Bakan Müşaviri unvanıyla kaleme aldığı mektup, ileti ve raporlarla ilgili makamlara iletti. Bundan dolayı hukuk dışı idari işlemlerle sürekli cezalandırıldı. 

Ergenekonculukla da itham edilerek hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bile bulunuldu.

Yargı, yapılan suçlamaları oy birliği ile reddetti. Büyük haksızlıklar yaşamasına neden olan hukuksuz idari işlemlerin hepsine de iptal kararı verdi.

Kesinleşen yargı kararlarıyla da yazıya döktüğü tüm bilgilerin doğruluğu onaylanmış oldu..

★★★

Yıllardır dikkate alınmayan uyarılarının haklılığı 15 Temmuz darbe girişiminden sonra başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere tüm devlet görevlilerinin beyanlarıyla ayyuka çıktı.

Haklılığının ödüllendirilmesini beklerken fırsata dönüştürülen OHAL yasalarıyla devletin bekasına, milletin birlik ve beraberliğine kast eden FETÖ’cülük iftirasıyla da tehdit edildi. Öylesine üzerine gelindi ki; ya KHK ile FETÖ’cü ilan edilmesine rıza gösterecekti ya da tehdide boyun eğerek önüne dayatılan emeklilik dilekçesini imzalayacaktı...

★★★

Yaklaşık 5 milyar dolar değerindeki kamuya ait hafriyat gelirlerini ihalesiz sistemlerle ranta dönüştürmek ve İstanbul’un doğasını tahrip etmek için aklını ve vicdanını çıkarlarına teslim eden işbirlikçi çetelerin mesleğine ve İstanbul’un doğasına kurduğu bu büyük kumpasa engel olmak istemesi nedeniyle en verimli çağında tehditle emekli edildi. 

Sadece görevinin gereğini yaptığından dolayı yaşadığı haksızlıkları asla içine sindiremedi ve mücadelesini sürdürdü...

★★★

Hepsinden öte, vatanını sevmenin ve vatana ihanet etmemenin kamu gücüyle cezalandırılmasına vicdanı asla razı olmadı.

Yaşadığı tüm haksızlıklar gibi tehditle emekli edilmesini de yargıya taşıdı.

Israrlı ikazlarına rağmen yasal değişiklikle oluşturulan ihalesiz sistemleri, Danıştay 8. Dairesi yıllar sonra ranta hizmet ediyor gerekçesiyle iki kez iptal etti.

24 Haziran 2018 seçimlerinden sonra üst yönetim kadrolarıyla birlikte yönetim anlayışı da değişen Bakanlığına şikayet dilekçesi verdi. Dilekçesinde şahsi çıkarları için FETÖ ile mücadeleyi suistimal ederek tehditle emekliliğine neden olan görevlilerin cezalandırılmasını istedi. Uzun süren soruşturma sonucunda FETÖ’cülükle tehdit edilerek emekli olduğunu Bakanlık da teyit etmek durumunda kaldı...

★★★

Bunun üzerine sorumlular hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.

Kamu yararını ve İstanbul’un doğasını korumak için çetelere karşı savaş verdiği yaşanan olaylar, yargı kararları ve müfettiş raporlarıyla da doğrulandı.

Verdiği mücadele tamamen kamuoyu önünde gerçekleşti. En yetkili makamlara sunduğu raporları ulusal basında sürekli gündem oldu. Gensoru, soru ve araştırma önergesi olarak sık sık TBMM’ye taşındı ve Meclis kayıtlarındaki yerini aldı.

★★★

Herkesin sustuğu ve çetelerin kamu yönetiminde en etkili olduğu bir dönemde (2007-2012) o susmadı, susamadı.

Ancak rant çeteleri öylesine güçlülerdi ki; kamu yararına verdiği büyük mücadeleye cazibesi çok yüksek olan hafriyat rantından dolayı hep kulak tıkandı.

Göz göre göre büyük hafriyat yolsuzlukları ve su havzalarında acımasızca doğa tahripleri yaşandı. Her aşırı yağmurdan sonra İstanbul’un dereleri, gölleri, Haliç ve Boğaz suları çamura bulandı. Ayrıca “Büyük İstanbul Seli” yaşandı. Sel ve heyelanlar İstanbul’un yaşamını tehdit edecek boyutlara ulaştı.

Hayatı boyunca meslek ve vatan aşkıyla görev yapan, baskılar ve tehditlere pabuç bırakmadan doğruları söylemekten vaz geçmeyen ve bu uğurda ağır bedeller ödeyen ama sonunda “Bürokrat olacaksan böyle ol!” dedirtmeyi başaran Faruk Çebi öyküsünü, bilgi ve belgelere dayanarak yazdığı kitap BÜROKRANT’da anlattı.