Teğmenler!..

- Siz hiç; askeri okula girdiğinde anasını ve ablasını, evlendiğinde karısını, evlat sahibi olduğunda kızını ağlatmanın...

- Siz hiç; memlekete gittiğinizde zili çalmadan kapıyı açmak için saatlerce pencere köşelerinde bekleyen bir ananın oğlu olmanın...

Siz hiç; babasının yokluğunu hissettirmemek için evladına hem analık hem babalık yapan, Kurban Bayramı arifesinde kurbanlık seçmeye giden, çalışmayan aracınıza akü taktıran, taşınırken tüm eşyaları paketleyip üstüne bir de nakliyecilerle pazarlık eden bir eşe sahip olmanın...

- Siz hiç; kendisine istediği oyuncakları alabilmek için para kazanması gerektiğini, bunun için de göreve gitme mecburiyetinde olduğunu kızına anlatan babaya kızının, “Baba sen yeter ki gitme, ben oyuncak istemiyorum” diyen bir evlada sahip olmanın...

- Siz hiç; öldüğünde ev, araba, bankada para bırakamayan, ama şerefin, gururun, kul hakkı yememenin, delikanlılığın en önemli erdemler olduğunu vasiyet eden bir babaya sahip olmanın...

★★★

- Siz hiç; günlerdir karlar içinde süren operasyonda soğuktan donmamak için tim personeli başçavuşuna belki eşinden daha sıkı sarılmanın...

- Siz hiç; operasyon dönüşlerinde istirahat ettikleri koğuştaki üç katlı ranzada aylarca altlı üstlü yatıp da, o günkü operasyon dönüşü şehit olan silah arkadaşının terliklerinin hâlâ yatağının başucunda durmasının...

- Siz hiç; 32 kilo ağırlıktaki teçhizatla, 155 kilometreyi, 48 buçuk saatte yürüdükten sonra, sabah mesaiye giderken şişen ayaklarını ayakkabıya sokmak için yarım saat kapı önünde mücadele vermenin...

- Siz hiç; 22 kiloluk sırt çantası, tüfek, çelik yelek ve çelik başlık ile 27 kilometre uzunluğundaki koşu testini 2 saat 30 dakikada bitirdikten sonra duş alıp kahve içmeye şehre gitmenin verdiği hazzın...

- Siz hiç; Ramazan ayında orucunuzu bir tabak mercimek çorbasıyla açarken, gelen bir telefon mesajı ile bulunduğu evden yaklaşık bin kilometre ötede, 3 bin metrelik rakımda, eksi 26 derecedeki havada operasyona çıkmanın...

★★★

- Siz hiç; altında 700 kiloluk EYP patladıktan sonra, 10 metre öteye fırlayan 19 tonluk zırhlı aracın içindeki silah arkadaşlarından kaçının şehit, kaçının yaralı olduğunu telefonuna gelen son dakika haberinden öğrenmenin...

- Siz hiç; alnından keskin nişancı silahı ile vurulan silah arkadaşının dışarıya akan beyninin parçalarını ümitsizce kafasında açılan deliğe itmenin...

- Siz hiç; ortalama hava sıcaklığının eksi 26 derece olduğu soğukta, 5 gün aralıksız karın üzerinde durmanın...

- Siz hiç; 3 kilometre yüksekte giden uçaktan serbest paraşütle atlayıp, yere 900 metre kala açtığın paraşütünün seni tartmasının verdiği hazzın...

- Siz hiç; ülkedeki vatandaşların evlerinde huzurla uyuması için geceleri hiç uyumamanın...

- Siz hiç; helikopterin bile gelemeyeceği engebeli bir arazide, beş yerinden vurulan 70 kilo ağırlığında yaralı silah arkadaşını ölmeden tahliye edebilmek için 8 kilometre öteye sırtında taşıyan adamlarla birlikte çalışmanın...

Teğmenlerin mezuniyet töreninde Subaylık Andı içmesi iktidarı rahatsız etti.

★★★

- Siz hiç; analarının hayatını sana emanet ettiği binlerce askere emir komuta etmenin, alınan görevi yapmak için analarının kuzularına ölüm emri vermenin omuzlara yüklediği yükün ağırlığının...

Siz hiç; daha ilk operasyonunda, zemini taze kanla dolu bir helikopterle, biraz önce 3 askerin şehit, 10 askerin yaralandığı yere tekrar gitmenin...

- Siz hiç; sınır ötesi operasyonda tuzaklanmış anti tank mayınına basıp, 300 metre ileride sadece sol botu bulunabilen silah arkadaşının tabutunu anasına teslim ederken, “Komutan, senden tek isteğim, evladımın yüzünü son bir kez görmektir” diyen şehit anasına gösterecek bir şey olmadığı için tabutun kapağını çivi ile çakmanın, bu çaresizliği yaşarken daha 24 yaşında genç bir teğmen olmanın...

- Siz hiç; hayattaki en büyük erdemin dürüstlük olduğunu bilmesine rağmen, anasını, babasını, karısını, kızını ve sevenlerini üzmemek için sürekli yalan söylemenin...

★★★

- Siz hiç; FB-GS derbi maçını seyrederken, daha maçın 23. dakikasında telefonuna gelen “yıllarca beraber görev yaptığı bir silah arkadaşının şehit olduğu” mesajı sonrasında ne seyrettiğinin, hatta hayatın bile anlamsız hale geldiğinin...

- Siz hiç; emekli olduğunda bile daha önce görev yaptığı bölgelerdeki halkın başına bir iş geldiğinde ilk seni aramasının...

- Siz hiç; dümdüz ve karla kaplı arazide sığındığın tek kayacığın arkasında mevzilenen 6 kişiden 4’ü vurulduktan sonra yanındaki silah arkadaşınla helalleşmenin...

- Siz hiç; 38 gün süren operasyon sonrası kışlaya döndüğünde banyo yaparken sabunun köpürmemesinin...

- Siz hiç; hava aydınlanmadan zirveye el atmak için 18 buçuk saat aralıksız bir dağa tırmanmanın...

- Siz hiç; operasyon dönüşü şehre gidip sıcak bir çorba içmek için lokanta ararken, seni almaya gelen askeri araca binip birliğe geri döndükten sonra tekrar operasyona çıkmanın...

★★★

- Siz hiç; yıllar sonra bile 5-6 tugayın güçlükle operasyon düzenlediği, sınır ötesindeki terörist kamplarının olduğu dere yataklarında sadece 5 kişi ile dolaşıp arama/tarama yapmanın...

- Siz hiç; kar suyunu eritip yapılan çayın, ateşte pişen kumanyanın, bir parça ekmeğin, 3 tane yeşil zeytin 1 parça domatesin, 15 gün karda gezdikten sonra kılcal damarlarının çatlaması pahasına alınan sıcak duşun, 5 yıldızlı otelde konaklayıp kahvaltı yapmaktan bile daha lüks olmasının...

- Siz hiç; belki 1 gün sonra şehit olma ihtimaline karşı arkadaşından helallik alamayacağı korkusu ile 1 saatten fazla küsmenin, kavga edip ağız dolusu küfretmenin bile lüks sayıldığı bir arkadaşlık yaşamanın...

- Siz hiç; operasyona gitmek üzere seni evden almaya gelen araca doğru ilerlerken, parmaklarının ucunda durarak gidişini camdan izleyen 4 yaşındaki kızına, bir daha hiç göremeyecek bile olsan ağlamamak için son kez geriye bakıp el sallayamamanın...

★★★

- Siz hiç; bir adım daha atamayacak kadar yorulduğunda dahi kilometrelerce yürümenin, hüngür hüngür ağlayacak kadar üzgün olsan da dik durmanın, emrindeki silah arkadaşlarının sevdiklerine sağ salim kavuşmaları için en doğru kararı vermenin, kendi çocuğun ateşler içinde hasta yatağında yatarken, başında duramazken, yaralanan askerinin ölmemesi için elini tutmanın...

- Siz hiç; başarının yüzde yüz olduğu, yüzde 99’un bile başarı olmadığı, kalan yüzde bir ile arkadaşlarının hayatını kaybedebileceği, başarı kriterinin yaptığın işlerin hiç kimse tarafından bilinmemesi olduğu, bildiklerini yaşadıklarını kimseye anlatamadan mezara gideceğin bir mesleğinin olmasının...

- Siz hiç; TV’deki haberlerde gittiğin operasyondan bahsedilirken “ben de oradaydım” diyememenin...

- Siz hiç; barut kokusunun parfümün; sırt çantanın, tüfeğinin en iyi arkadaşın; hücum yeleğinin yastığın; ölümün, kanın, karın, toprağın hayatının bir parçası; uykusuzluğun, açlığın, kilometrelerce yürümenin hayat tarzın haline geldiği bir mesleğe sahip olmanın...

- Siz hiç; klasik müziği, Mozart’ı, Kayahan’ı, Karadeniz türkülerini sevsen de Müslüm Gürses şarkılarında kendini bulmanın... ne demek olduğunu bilir misiniz?...

“.....Çünkü sen çölüme yağmur oldun, sen geceme gündüz oldun, sen canıma yoldaş oldun, sen kışıma yorgan oldun. Eğer seni kırdıysam darıl bana, ama bir gün beni ararsan
bak ruhuma…...”

★★★

Yürekleri vatan sevgisiyle dopdolu, Mustafa Kemal’in askerleri yeni mezun genç teğmenlerin bahtları açık olsun, ayaklarına taş değemesin, Allah hepsini korusun...

Onlara laf dokunduranlara inat, minnet ve sevgiyle...