30 Ağustos Zaferi, ölüm ve sürgünden kurtuluşun, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun adıdır!..

“Türkiye 1. Dünya Savaşını kaybetmiş, adeta yıkılmıştı. Türkler artık yenilmişti ve başlarına gelecek her şeyi kabul edeceklerdi. Çünkü İstanbul Hükümeti bir vatan haini olan Damat Ferit tarafından yönetiliyordu. Bu hükümet, İtilaf ülkelerinin istedikleri her şeyi yapmaya hazırdı!..

★★★

İtilaf ülkeleri, Türkleri sonsuza kadar yok etmek, tarih sahnesinden silmek istiyordu. Sevr’de büyük bir Ermenistan, büyük bir Kürdistan olacaktı ve Türklere Anadolu’da küçük bir yer verilecekti. İngilizler, Fransızlar, Yunanlar, İtalyanlar toprakları paylaştılar. İtilaf devletleri aslında Türklerin elindeki her şeyi almak istiyordu.

★★★

Tüm Osmanlı borçları o küçük devlet tarafından ödenecekti. Yapmak istedikleri şey, Türkleri devamlı olarak zayıf bırakmaktı, bunu sağlamak için Türklerin ordusu olmamalıydı. Nitekim o küçük devlet, ordudan mahrum kalacak ve tamamen iflas edecekti. O küçük devlet, mallarını yurtdışına gönderemeyecekti. Zira en önemli demiryolu hatları İtilaf devletlerinin elindeydi.

Ama bunlar olmadı. Çünkü Türkler, Atatürk’ün liderliğinde düşmanlardan kurtuldu. Türkler, Atatürk’e çok şey borçlular…”

★★★

Okuduğunuz sözleri Amerikalı ünlü tarihçi Prof. Dr. Justin McCarthy’nin, “Ölüm ve Sürgün-Anadolu Müslümanlarının Etnik Kıyımı” adlı kitabından alıntıladım.

Ancak bana göre, 30 Ağustos Zaferi’nin eşsiz anlam ve önemini en iyi anlatan yazar, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün en yakınındaki kişilerden biri olan Falih Rıfkı Atay’dır.

İşte Atay’ın “Çankaya” adlı eserinden o muhteşem zafer:

Nemiz varsa, eğer bağımsız bir devlet kurmuşsak, hür vatandaşlar olmuşsak, şerefli insanlar gibi dolaşıyorsak, yurdumuzu Batı’nın pençesinden, vicdanımızı ve düşüncemizi Doğu’nun pençesinden kurtarmışsak, şu denizlere bizim diye bakıyor, bu topraklarda ana bağrının sıcaklığını duyuyorsak, belki nefes alıyorsak, hepsini, her şeyi 30 Ağustos zaferine borçluyuz…”

30 Ağustos Zafer Bayramı hepimize kutlu olsun…