Atatürkçü Düşünce Derneği'nden manifesto...

Değerli okurlarım,

Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en kritik seçimine koşuyor.

Eğer seçim Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ısrarla söylediği gibi Haziran 2023'de gerçekleşirse, Cumhuriyet'in 100. Yılına denk gelecek.

Peki, Cumhuriyet'in ve demokrasimizin geleceği için büyük önem taşıyan “Türkiye”nin tarihi seçimine” hızla gittiğimiz şu günlerde, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) ne yapıyor,  özellikle muhalefet cephesine neler öneriyor?

Bu sorulara cevap ararken, Genel Başkan seçildiği günden bu yana gece gündüz demeden yurdu karış karış gezerek ADD'ye dinamizm kazandırıp eski gücüne kavuşturan Mustafa Hüsnü Bozkurt”la uzun bir söyleşi yaptım.

İşte o söyleşiden “manifesto niteliğindeki” çarpıcı satır başları:

★★★

■ Atatürk ve Kemalist Devrimciler “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir.” düsturuyla kurdukları Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin hamuruna, bir MAYA kattılar. O mayanın adı NAMUS'tu!  Devletimizi çürümekten koruyan NAMUS MAYASI asla eksilmemelidir.

■ Çok kutuplu yeni bir DÜNYA DÜZENİ oluşurken; barış, huzur ve topyekûn kalkınma için, bu toprağın insanlarının kadın erkek birlikte yarattığı, başarısı kanıtlı, bütün ilke, eser ve politikalarıyla dünyaya örnek olmuş ATATÜRK CUMHURİYETİ en doğru yoldur, YENİDEN o yola girilmelidir.

★★★

■ ATATÜRK CUMHURİYETİ; Aydınlanma Devrimleriyle toplumu tepeden tırnağa değiştiren, çağ atlatan, özünde bir KÜLTÜR ve KADIN devrimi, SANAT ve BİLİM özgürleşmesi, bir TÜRK RÖNESANSI'dır. Cumhuriyetimizin bu niteliği ve Anadolu'nun binlerce yıllık kültürü ile bütünleşmiş LAİK CUMHURİYET KÜLTÜRÜ devletimizi bugünlere taşıyan en değerli kazanımımızdır, korunmalıdır.

■ LAİKLİK ilkesinin; demokrasinin olmazsa olmazı, aklın doğmalara tutsaklıktan kurtularak özgürleşmesi, gölgesinde güvenle yaşadığımız Cumhuriyet kubbemizin kilit taşı olduğu akıldan çıkarılmamalı, revlette hiçbir laik Cumhuriyet ve üniter ulus devlet karşıtı kadrolaşmaya izin verilmemelidir.

★★★

■ YARGI; egemenliğin ve Ulusal bağımsızlığın temel unsurudur. Bağımsız olacaktır, ama tarafsız olamaz. İktidarların ya da paralel güçlerin emrine girmiş, baskılarla hüküm kuran bir yargının devletleri felakete sürüklediğinin tarihte örneği çoktur, biri de Osmanlı Devleti'dir. Ulusumuz; 1961 Anayasası'nı esas alan demokratik bir ANAYASA'ya ve hukukun üstünlüğü ile kuvvetler ayrılığı ilkesine tam bağlı gerçek bir HUKUK DEVLETİ'ne kavuşturulmalıdır.

■ ATATÜRK'ün “Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına TÜRK MİLLETİ denir” tanımı doğrultusunda; ulus olma bilinci ve ulusal birliğimiz güçlendirilmelidir. Emperyalizmin “BÖL YÖNET” taktiği güdümlü mikro milliyetçilik ve mezhepçilik tuzaklarına düşülmemeli, federasyon çağrıştıran arayışlara itibar edilmemelidir.

★★★

■ DIŞ POLİTİKA; “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesi ve bölge merkezli karşılıklılık esaslı KEMALİST felsefeyle yürütülmeli, Cumhuriyetimiz antiemperyalist ve tam bağımsızlıkçı KURULUŞ AYARLARI'na dönmeli, TÜRKİYE TÜRKİYE'DEN YÖNETİLMELİDİR!

■ EĞİTİM en önemli sorunumuzdur. Çocuklarımız; öncelikle düşünmeyi, öğrenmeyi, sorgulamayı öğrenmeli, tarikat ve cemaatlerden, hurafe ve dogmalardan uzak tutulmalı, bilimsel bilgi ile eğitilmeli, 4+4+4 yanlışından dönülmeli, temel eğitim kesintisiz 12 yıl olmalıdır. Parasız LAİK MİLLİ EĞİTİM SİSTEMİ ile özgür bireyler yetiştirilmeli, öğretmenlerimiz YENİDEN baş tacı edilmeli, GENÇLERİMİZ geleceklerini yurt dışında arama çaresizliğinden kurtarılmalıdır.

★★★

■ SAĞLIK, sosyal devletin temel görevidir. Hastayı müşteri, hastaneyi ticarethane olarak tanımlayan neoliberal sağlık politikalarına son verilmeli, koruyucu tıp öncelikli toplumcu kamusal sağlık sistemi YENİDEN kurulmalıdır.

■ KADININ; insan olarak eşitliği temelinde, çalışma hayatının ve sosyal yaşamın  içinde olması ile toplumsal özgürleşmenin mümkün olacağı bilinciyle, sadece ailenin değil, uygarlaşmanın da taşıyıcı kolonu olduğunu içselleştiren bir yönetim anlayışı YENİDEN yaratılmalı, kadına şiddet lügatimizden çıkarılmalı, “İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'ne dönülmeli, ÇOCUK ve GELİN sözcüklerinin birlikte kullanılması utancı tarihe gömülmelidir.

★★★

■ 40 yıldır uygulanan NEOLİBERAL ekonomi politikalarının sürdürülemez olduğu ortadadır. Üretimsizlik SEBEP, faiz, enflasyon, işsizlik ve açlık NETİCEDİR. Üretimden kopmuş, yargı güvencesi sunamayan, adil bir vergi düzeni kuramamış devletlerin parası pul, yurttaşı kul olur. Yüksek teknolojili üretim ve 4 Denge Teorisi (Bütçe, gelir gider, dış ticaret, kamu özel sektör dengeleri) esaslı KEMALİST KARMA ÜRETİM EKONOMİSİ YENİDEN devletimizin ekonomi politikası olmalı, TARIM ve HAYVANCILIK güçlü biçimde desteklenmelidir.

NÜFUSUMUZ ve insan kaynağımız planlanmalı, eğitimsiz kalabalıkların iş gücü ve üretime katılamayacakları bilinmelidir.

★★★

■ MÜLTECİ (Sığınmacı) sorunu, akıl dışı ırkçılık suçlamalarının sislemesine bırakılmayacak kadar ciddidir. Bu sorunun; demografik yapımızı tahrip ve ülkemizi bölme amaçlı bir emperyal saldırı olduğu görülmeli, gereği yapılmalıdır.

■ ORDUMUZ; siyasetin etkisinden arındırılmalı, komuta bütünlüğü YENİDEN sağlanmalı, kendi sağlık, eğitim, yargı ve terfi sitemlerine sahip kılınmalıdır. PARTİ ORDUSU arayışlarının nafile ve sonunun hüsran olduğu bilinmelidir.

★★★

■ BASIN; Atatürk'ün “Basın hürriyetinden doğan mahzurların giderilme vasıtası, yine basın hürriyetidir.” sözü ışığında ÖZGÜR olmalıdır. Basın organları sahiplerinin tek işlerinin basın olması YENİDEN sağlanmalıdır.

SİYASİ PARTİLER ve SEÇİM YASALARI demokratikleştirilmeli, lider sultası ortadan kaldırılmalıdır. Anayasa ve yasalarımıza uygun bütün  örgütlülüklerin -örgütlü toplum olmanın- önündeki engeller kaldırılmalı, hukuk dışı uygulamalarla baskılanmamalıdır.

★★★

■ Tırnak boyası ve seçim kurulları dahil, SEÇİM GÜVENLİĞİ tartışılır olmaktan çıkarılmalı, propaganda eşitliği sağlanmalıdır.

Kültür ve sanatta özgürlük tartışmasız olmalı, devlet sanatın ve sanatçının yanında yer almalıdır.

■ ULAŞIM; demiryolu ve deniz ulaşımı öncelikli geliştirilmeli, başta ENERJİ, tüm stratejik üretim alanlarındaki korkunç dışa bağımlılığımız en aza indirilmelidir.

■ Çalışma yaşamından banka ve sigorta sistemine, turizmden spora, emekli ve yaşlılarımızdan engelli yurttaşlarımıza her alanda uygulanacak ulusal ve akılcı politikalarla insanlarımızın barış, huzur ve güven içinde yaşayacakları bir düzen kurulmalıdır.

■ Ulusumuz; bütün bunları 100 yıl önce yaptı, doğru önderlik, doğru kadrolar, doğru yol haritası ile bugün de yapacak güçtedir. 

ULUSUMUZA GÜVENİYORUZ !..

Dünyanın en bereketli topraklarında, dünyanın en fedakâr, en çalışkan halkını açlığa mahkûm eden BU DÜZEN DEĞİŞMELİDİR !..

Çare YENİDEN ATATÜRK CUMHURİYETİDİR !..